Ebru Sanatı
Ebru sanatının nerede ve ne zaman başladığı kesin
olarak bilinmemektedir. Ancak 13. yüzyılda Türkistan’da, Semerkant’ta ve 14.
yüzyılda İran’ın doğusundaki Herat Yöresinde yapıldığına dair bazı kaynaklar
bulunmaktadır. Ebru da aynen kâğıt gibi İpek Yolu ve diğer ticaret yollarını
kullanarak doğudan batıya yayılmıştır.
Tarihi tespit edilmiş en eski ebru 1447 yılına ait olup, Topkapı Sarayı’nda bulunmaktadır. Bu eserden hem Sayın M. Ali Kağıtçı, hem de Sayın Uğur Derman bahseder. Osmanlı döneminde birçok ebruzen yetişmiştir. Bu dönemde ebrulu kâğıtlar devlet belgeleri ve resmi yazışmalarda zemin olarak kullanılmıştır. Buradaki başlıca amaç estetik değerlerin yanı sıra tahrifat girişimini engellemektir ki; bugün çek, senet ve kâğıt paralar üzerindeki karmaşık desenlerin mantığı buna dayanmaktadır.
Ebru tarihinde bugüne kadar tespit edilebilen ilk
ebruzen “şebek” lakabı ile bilinen Mehmed Efendi’dir. Ebru yapımı ve terkiplerini
anlatan en eski belge niteliğindeki “Tertib-i Risale-i Ebri” adlı eserde adı
geçer ki “Allah rahmet eylesin” duası ile anılır. Ebru tarihinde bilinen en
önemli üstatlardan biri de Hatib Mehmed Efendi’dir (vefat t. 1773). Günümüzde
“Hatip” adı ile anılan ebru türünü çokça kullandığından bu adla anılır
olmuştur. 1846 yılında vefat ettiğini bildiğimiz Şeyh Sadık Efendi’nin,
‘Ebru’yu Buhara’da öğrendiği ve iki oğlu Edhem ve Nazif Efendilere de öğrettiği
bilinmektedir. Hezarfen unvanı ile anılan İbrahim Edhem Efendi’nin ebru
alanındaki şöhreti saraya kadar ulaşmış ve eserleri devrin padişahı Abdülaziz’i
de etkilemiştir. Son Osmanlı ebru üstatlarının en önemlilerinden Necmeddin
Okyay (1883-1976) üstadı Edhem Efendi gibi birçok hünerin (okçuluk,
mürekkepçilik, ahercilik, hattatlık, mücellitlik, gül yetiştiriciliği…)
ustasıydı. Hezarfen lakabı ile anılırdı. ‘Çiçekli Ebru’ları ilk uygulayan
kişidir. 1916′da Medreset-ül Hattatin’de başladığı ebru hocalığını Güzel
Sanatlar Akademisi’nde 1948′e kadar sürdürmüştür. Ebru Sanatını oğulları Sami
(1910-1933) ve Sacit (1915-1998) ile yeğeni Mustafa Düzgünman’a (1920-1990)
öğretmiştir.
Günümüzde bu sanatı devam ettiren ustalar arasında
Niyazi Sayın, Fuad Başar, Alparslan Babaoğlu, Timuçin Tanaslan, merhum Nusret
Hepgül, Feridun Özgören ve birçok genç sanatçı mevcuttur.